Bankacılık sektörü nasıl ortaya çıktı, nasıl gelişti? Günümüzdeki durumu ne? Gelecekte neler olabilir?
Bankalar çok uzun yıllardır finansal ekosistemde yer alıyor ve tüm düzen gerek merkez bankaları, gerek yatırım bankaları gerekse de ticari bankalar üzerinden ilerliyor. Dolayısıyla günümüzde bankasız bir finansal ekosistem düşünmek bir nevi ütopik bir dünya kurgulamaya benziyor. Peki, bundan 10 yıl sonra bankaların durumu nasıl olabilir? Bankalar tamamen hayatımızdan çıkabilir mi?
Bankacılığın Tarihçesi
Tarihsel incelemeler yapıldığında ilk bankacılık hizmetlerinin Sümer ve Babil toplumlarına kadar uzandığı ifade ediliyor. Tabii ki o dönemdeki bankacılık hizmetleri, günümüzdeki modern hizmetler gibi değildi. Örneğin, borç olarak tarım malzemeleri veriliyor ve ödeme vadesi olarak yine tarımsal dönemler belirleniyordu.
Bunun yanında Eski Yunan ve Eski Mısır’da da çeşitli bankacılık faaliyetlerinin gerçekleştiği tarih anlatılarında yer alıyor. Hatta eski Mısır’da tefeciliği ve bileşik faizi yasaklayan yasaların olduğu da ifade ediliyor. Ayrıca hem Sümerlerde hem Babil’de bankalara “maket” dendiği ifade ediliyor.
Tüm bunların ardından 1453’te İstanbul fethedilmesiyle değişen küresel koşullar bankacılığın yavaş yavaş günümüzdeki halini almasını sağladı. Örneğin, o dönemdeki gelişmelerin ardından önceden yasal olarak kabul edilmeyen faiz, yasallaştırıldı. Bu arada ülkeler, feth ettikleri bölgelerden elde ettikleri altınlarla çok çeşitli sikkeler basmaya başladı. Ancak bu paraların değerleri birbirinden çok farklıydı ve tüm dünyada bu değer farklılığına bir netlik kazandırılması gerekiyordu. Bu ihtiyaca cevap olarak 1609’da Amsterdam Bankası kuruldu. Amsterdam Bankası, sabit nitelik ve değere sahip olan hesap parası olarak “banka florini’ni” piyasaya sürdü. Amsterdam Bankası’nın ardından kurulan Hamburg Bankası da aynı amaç doğrultusunda “banka markı’nı” piyasaya sürdü.
Ancak sonrasında ülkelerin kendi finansal sistemleri üzerinde söz sahibi olması gerektiği ve ülkeye özel bir finansal kuruluşun gerekliliği gibi sebeplerle İngiltere dünya üzerindeki ilk merkez bankası niteliğine sahip olan “İngiltere Bankası’nı” kurdu.
Türkiye’de ise en başından beri bankacılık ve finans konusunda gayrimüslimler aktifti. Günümüzde de Türkiye’nin en büyük bankalarından biri olan Ziraat Bankası bu egemenliği kırmak üzere Türk bankası olarak kurulan bir kuruluş olarak karşımıza çıkıyor. Wikipedia’ya göre ilk kurulan Türk bankaları arasında; İstanbul Bankası (1911), Emlak ve İkrazat Bankası (1914), Milli Aydın Bankası (1914), İslam Ticaret Bankası (1914), Karaman Milli Bankası (1915), Kayseri Kök İktisat Bankası (1916), Akşehir Osmanlı İktisat Bankası (1916), Eskişehir Çiftçi Bankası (1916), Ticaret ve İtibari Umumi Milli Bankası (1917), Konya Milli İktisat Bankası (1917), Manisa Bağcılar Bankası (1917), Adapazarı Emniyet Bankası (1919) gibi bankalar bulunuyor…
Günümüzde Bankalar
Günümüzde bankalar hem uluslararası işlemlerde hem de ülke için işlemlerde adeta vazgeçilmez olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü aklınıza gelebilecek her türlü finansal işlem bankalar üzerinden dönüyor. Örneğin, birine para göndereceğiniz zaman artık gidip bankadan çekip sonra o kişiye elden teslim yapmıyorsunuz. Anında, tabiri caizse tek tuşla dünyanın öbür ucundaki arkadaşınıza para gönderebiliyorsunuz. Bunu yanında ev yada araba almak istediğinizde, iş kurmak istediğinizde, tatile çıkmak istediğinizde ve bunlar gibi anlık paraya ihtiyaç olan durumlarda bankalarda kredi çekebiliyorsunuz. Bu durum her ne kadar anlık olarak kullanışlı görünse de özellikle günümüzde bankalar verdikleri kredinin neredeyse iki katını geri ödemenizi istiyor. Ayrıca en basitinden çalıştığımız iş yerlerinde bile eğer bankalar olmasa maaşlarımızı alamayabiliriz. Dolayısıyla bankaları küresel finansal sistemden çıkardığımız gibi bir hayal kurarsak en azından yakın dönemde büyük bir felaketle karşı karşıya kaldık demektir.
Ancak bankalar her ne kadar ekonomiyi kolaylaştırsalar da bunu kara karşımız kara gözümüz için yapmıyorlar. Çok ciddi ücretler, transfer masrafları ve kredi faizleriyle bankalar belki de bu durumdan en karlı çıkan piyasa oyuncuları oluyor.
Dolayısıyla artık kendi parasına ek masraf ödemek istemeyen, yalnızca kendi birikimleriyle hareket etmek isteyen ya da parasının kontrolünü başkasına teslim etmek istemeyenler bankalarla aralarına olabildiğince mesafe koyuyor ve ya nakit kullanmaya ya da kripto para birimleri gibi yeni varlık sınıflarına yönelmeye başlıyor. Yani dünya bir yandan merkezsizleştiği gibi bir yandan da bankasızlaşıyor.
Bununla beraber bankalar bu kadar çok işe yarıyor ama bazen maddi durumları bazen de jeopolitik konumları sebebiyle insanların bankacılık hizmetlerine ulaşamadığını biliyoruz. Ama bu durumdaki insanların çoğunun internete erişimi bulunuyor. Dolayısıyla kripto para birimleri ve Bitcoin’in bu gibi kişiler için finansal hizmetlere erişim kapısı olduğu ifade ediliyor.
Bunlarla beraber kesinlikle “Hadi bankaları yok edelim, Bankalara ölüm, kahrolsun bankalar..” gibi düşüncelerim olmadığını belirtmek isterim. Ancak her sistemde olduğu finansal sistemde de değişikliklerin zamanının geldiğini ve bu değişikliklere ayak uydurabilen ülkelerin yeni finansal sistemdeki söz sahipleri olacağını düşünenlerdenim…
İki buçuk yıldır kripto para sektörünün içinde olan birisi olarak da Bitcoin’in bu konuda en büyük destekçilerden biri olacağını ve gelecekte de var olacağını düşündüğümü ifade edebilirim…
Kaynak
cointurk.com